18 Aralık 2007 Salı

31 Mart Ayaklanması


1908 yılı içinde gerçekleşen 31 Mart ayaklanması 20. yy.’da Türkiye’de yaşanan devrim-karşı devrim mücadelesi içinde önemli bir yer tutar. Ayaklanmanın bastırılması aynı zamanda İttihat ve Terakki’nin Osmanlı İmparatorluğu içindeki etkisinin de artmasını getirmiştir.

Meşrutiyet düzeni padişah 2. Abdülhamit ve ordudaki “alaylı” askerleri memnun etmedi. Alaylı askerlerin memnuniyetsizliğinin altında yatan temel neden Meşrutiyet’in Harbiye çıkışlı genç subaylara, yani “mektepliler”e dayanmasıydı. Meşrutiyetin ilan edildiğinin henüz ilk günü 1400 alaylı subay kadro dışı bırakılmıştı. Bu koşullar altında artık yükselme umudu kalmayan alaylılarla şeriatçıların düşmanı aynıydı: İttihatçılar.

31 Mart ayaklanması işte bu koşullar içinde meydana geldi. İsyancılar Tanin gazetesini ve İttihat ve Terakki’nin genel merkezi ile kulüplerini tahrip ettiler. Cavit Bey ve Hüseyin Cahit yurtdışına kaçarken, başta Talat Bey olmak üzere kaçmayı kabul etmeyen İttihatçı liderler saklanmak zorunda kaldılar. (HÇ 91)

31 Mart’ta ayaklanan gericiler
· başta meclis başkanı Ahmet Rıza Bey ve Talat Paşa olmak üzere ittihatçı liderlerin sınırdışı edilmelerini;
· şeriat hükümlerinin olduğu gibi uygulanmasını;
· mektepli subayların ordudan uzaklaştırılmalarını veya en azından yerlerinin değiştirilmesini;
· ve bunlar yapıldıktan sonra isyancılarla ilgili takibata girişilmemesini talep ettiler. (HÇ 92)

Hareket ordusunun İstanbul’a gelmesine kadar geçen dönemde İngiliz Büyükelçiliği’ni adeta komşu kapısı yaptılar. Bu emperyalizmin Osmanlı Devleti içinde gerici akımlarla yaptığı ne ilk, ne de son ittifaktı.