15 Aralık 2007 Cumartesi

Locaların şemsiyesi altında devrim


İttihat ve Terakki Mason localarını `şemsiye` olarak kullandı. İttihatçılar`ın Selanik`teki locada yaptıkları toplantılarda Kur`an, tabanca gibi kuruma yabancı simgeler öne çıkıyor, vatansever yeminler ediliyordu.


Abdülhamid iktidara geldikten sonra politikalarından endişe duyduğu Yeni Osmanlıları , tasfiye etmekte zorluk çekmedi. Bir belgesi olmadığı halde Mason denilen Mithat Paşa `yı anayasal şekilde uzaklaştırdı. Buna Masonlar `dan da bir itiraz yükselmedi. Buna karşılık Proodos locasının Üstadı Muhteremi Skaliyeri şahsen sorunlar yarattı. V. Murad`ın bir Rum Locası olan Proodos`ta tekris edilmiş olması sebebiyle Rum /Yunan kaynakları anayasanın -gerçeğe tamamen aykırı olarak- başta Skaliyeri ve İngiliz elçisiyle Mason İran elçisi olmak üzere Masonlarca hazırlandığını yayıyorlardı. V. Murad`ı kuruma kazandırma başarısı yüzünden şımarmış olduğu anlaşılan Skaliyeri, Osmanlı hanedanını Masonluğun altında düşünecek bir aşırılığa da varmıştı. Abdülhamid`in küçük kardeşi Mehmet Reşad (1909`da padişah olan) onun Masonluk teklifini reddettiğinde, herkesin içinde daha küçük kardeş Kemalettin `i gösterip `Senden küçük lakin mevkii senden büyük` demesi bunun bir örneğidir.
İTTİHATÇILAR `IN PEK AZI MASON `DU Abülhamid`in Masonluğa karşı davranışı locaları yok etmeye yönelik değildi, zaten buna gücü de yetmezdi. Amacı ülkeyi dışarıdan yönetme eğilimlerini frenlemek ve de yerlilerin fazlaca ilgilenmesini önlemekti. Her türlü toplantıyı hafiyeleriyle sıkı izlemeye aldıran ve jurnallerini Yıldız `da toplatan sultan , hedefine barışçı yoldan ulaştı. Localar daha çok yabancıların kendi aralarında bir araya geldikleri yerler oldu, Türk ve Müslümanlar`ın hatta gayrimüslim vatandaşların ilgisi de azaldı . Buna dil farklılıkları ve ulusçu biraradalıklar da eklenince ortaya bir bütün güç değil, birbirleriyle etkileşmeyen localar çıktı. Toplumumuza anayasa ve parlamenter hayatı kazandıran Yeni Osmanlı Kuşağı`nı (1860-1890) izleyen Jöntürk Kuşağı (1890-1920), Abdülhamid sansürü ve jurnalciliğinin yoğun işlediği dönemde, serbestçe buluşup konuşabilecekleri, siyasal eylem hazırlayabilecekleri ortam bulma sıkıntısını yaşadılar. Bunlar ancak, kapitülasyonlar sebebiyle ne polisin ne de hafiyelerin girebildikleri yabancılara ait binalar olabilirdi. En başta da Mason locaları geliyordu. Rejim tarafından şüpheli yerler sayılmıyor ve rahat bırakılıyorlardı. İttihatçılar -Masonluk ilişkisinin ayrıntılarına girmeden önce, bütün İttihatçılar `ın Mason oldukları yolundaki önyargıya açıklık getirmek gerekiyor. Örgütlü direnci, önce Avrupa `da sürgünde bulunan Jöntürkler başlattı. Çok değişik cemaat ve dinlere, dillere bağlı olduklarından tam bir birlik kuramamış ve kendi içlerinde dağılmışlardır. Esasen pek azı Mason `du , üstelik aralarında ihtilalciler bulunabileceği için Avrupalı Masonlar bunlara iltifat etmiyorlardı. Ciddiliği sebebiylebüyük saygı duyulan Ahmet Rıza `ya 1892`de Fransız Masonlar `ı üyelik önermişler, ancak ondan ret cevabı almışlardı. 1903`te de görüşünü tekrar dergisinde tekrarlamıştır. Balkanlar `daki örgütlenmeye gelince, bunun Selanik `te gelişmesinin sebepleri üzerinde durmak gerekiyor. 1878 Berlin Anlaşması `ndan sonra Balkanlar `daki reformlar için merkez kabul edilen kentlerin başında Selanik vardı ve ordu merkeziydi. Dolayısıyla çok sayıda genç `mektepli` subay buraya gönderiliyordu. Ayrıca bölgenin en önemli ticaret merkeziydi ve çeşitli Avrupa uluslarına ait cemaatler ve örgütler vardı. Çok sayıda yabancı işadamının bulunduğu kentlerde Mason locasının olması doğaldı. İttihatçılara , Büyük Üstat Emmanoel Karasso`nun deyimiyle `şemsiyelik` yapacak İtalyan Macedonia Rizorta Locası 1880`lerin başlarında burada kurulmuş ancak başarısız kalmıştı. 1900`de İtalyan Büyük Doğusu yeni bir girişim yaptı ve locayı uyandırdı. 1902`de Büyük Üstatlığına Selanik Hukuk Okulu`nda hocalık yapan, avukat Musevi Karasso getirildi. Ülke içindeki Jöntürkler `in Masonluk `- la ilişkiye girmeleri, ona güvenlerinin sonucudur.
LOCADA İTTİHATÇI YEMİNİ 1903-1908 arasında Macedonia locasına 154 kişinin alındığı biliniyor; bunların 42`si Türk`tür. İlk kaydolanlar arasında İttihat ve Terakki yönetiminde ön planda rol oynayan gazeteci Fazlı Necip `i, Talat Bey (Paşa), Midhat Şükrü `yü görüyoruz. Manyasizade Refik ve İsmail Canpolat gibi önemli rol oynayacak kişilerin ancak 1906 ve 1907`de locada tekris olmaları, sorunun Masonluk `la ilgisi olmadığını kanıtlıyor. Başka localarda üye olanların diğerlerinin toplantılarına katılması adet olmadığı halde, Cavit Bey `in Macedonia `ya muntazam devam etmesi, bambaşka bir çalışmanın varlığını kanıtlıyor. Burada Mason yemini ya da tekris töreni ile, İttihatçı yemini arasındaki farka da dikkati çekmek gerekiyor. Birinciler klasik Mason yöntemine uyarken, İttihatçılar Kur`an ve tabanca gibi kurumun yabancısı olduğu simgeleri kullanıyorlardı. Yemin de vatanın kurtulmasıyla ilgiliydi. Ayrıca İttihatçılar içeride faaliyete geçince, Macedonia locasından büyük bir grubun ayrılıp Veritas locasını kurmaları da bize, Karasso`nun bir taktiği gibi geliyor. Böylece tamamen ihtilalci konuları konuşan grup, normal Masonlar `ı rahatsız etmeden toplantılar yapabileceklerdi. Açıkçası locada buluşanların hepsi Mason değildi. Nitekim 1870`lerden itibaren 42 yıl boyunca İstanbul `da yaşayan İngiliz gazeteci ve işadamı E. Pears anılarında açıklamıştır: `İttihat ve Terakki `nin pek azı Mason `dur ve sadece Masonlar `a dayansaydı asla başarılı olamazdı.`